25 Şubat 2017 Cumartesi
İkinci Cemre Sırasında İlk Yuva
Toprağa açılmış. Köstebek yuvası olabilir, kertenkeleler olabilir.
Kimi kuşlar toprağı oyup yuva yaparlar. Çatı ya
da ağaç dallarının çatalları arasına ya da kayalara yapmazlar.
O yuvada çokça yavru büyümesini diliyorum :)
(Her hakkı saklıdır)
Ayşei Yasemin YÜKSEL (Acemi Demirci), 25.02.2017,
12:06
@AcemiDemirci
Kayık Küreklerinin Ufuklara Diklenişi
“Konu eğitim olunca neden tema
olarak ışık kavramını seçtiğim bellidir sanırım.”
Eğitilecekler
tohumsa eğer, eğitim hem tohum, hem su, hem güneş, hem toprak o zaman. Hepsi
bir aradayken anlamlıysa ortaya tek bir şey çıkıyor. Biri olmazsa diğerleri
yetersiz kalır. Ya hepsi birlikte bir şey olabiliyorlar ya da hiç.
Daha
tanımı yapabilip yapmadığımıza bile bakmadan eğitim hakkında konuşacak olanımız
çok olabilir. Eğitim derken tek okul eğitiminden bahsetmiyorum. Okul süreci,
belli bir yaş sonrasına denk geldiğinden eğitimin yalnızca bir kısmı. Eğitim
deyince bir bebek doğduğunda annesince daha
kucağa nasıl alındığından başlayıp gün görmüş bir yaşlı olana kadarki halleri kast ediyorum. Böylesi uçsuz
bucaksız bir denize yelken açarken. Eğitim, yeni doğmuş bebeğe nasıl “merhaba”
dediğimizle başlıyor yani. Farkında mıyız?
Trafik
mesela... Öyle bir ayna ki… Bir de diyelim ki okulumuzda, iş yerimizde her sabah akşam bardaklarınızı yıkamak için uğradığınız
lavabolar… Buralar aslında eldi, bardaktı yıkanan yerler değil sadece. Kendiyle
yüzleşmek istemeyenlere inat onlara hallerini gösteren toplumsal boy aynalarımız
oralar.
(Her
hakkı saklıdır)
23 Şubat 2017 Perşembe
Tezgahlar, tarladan toplananlara gurbet...
Yıllar
içinde Ankara kuzeyden güneye, doğudan batıya genişledikçe genişledi. Eskinin artık
trafikten, kalabalıktan yorgun mahalleleri şimdinin hala merkezde olsalar da boğazına kadar
dolduğundan nefessiz kalmış mahalleleri
odu.
Yeni
yerlere kaçıldı bu kez kalabalıktan, kirlilikten, otoparkları andıran
kaldırımlardan, caddelerden. AVMler çoğaldı. Yan yana bile açılmaya başlandı.
Kırk
bin kalem ürünle açılmasıyla övünen o ilk AVM, yakınlarda üst katından olmuş. Ekonomik haller
besbelli. Alt katında da bazı değişiklikler vardı. Sebze meyve bölümü aynı tek.
Lahanalar
ilişti gözüme. Onlar da değişmiş. Top gibi, yuvarlaklar. Basık, yassı lahanalar
kadar doğal değiller galiba. Bir yüzeye işlenmiş yeşim taşları gibi yan yana
dizilmişler toplanılıp getirildikleri yerlerden yeni yerlerine. Tezgahlara.
Tezgahlar, tarladan toplananlara gurbet...
O
kare, fotoğraf gruplarımdan sonra blogumda.
(Her hakkı saklıdır)
Ayşei Yasemin YÜKSEL (Acemi Demirci),23.02.2017,
22:05
Acemi.demirci@yahoo.com.tr; @AcemiDemirci
22 Şubat 2017 Çarşamba
Kâğıt Kesecik
Hani
çocukken kâğıttan tuzluk yapar, iç kenarlarına bir şeyler yazdıktan sonra boşluklarından parmaklarımıza geçirdik o tuzluğu.
Çok
oynamıştık. Eğlenirdik de. Nasıl kolayca eğleniyormuşuz, bir kâğıt parçası bize
oyuncak olabiliyormuş.
Ankara’da
çocukların kâğıttan kayıklarını yüzdürecek dereler, göller, deniz bulunmaz. Ama
havuza rastlandığında ilk iş etrafta kâğıt bakınmak olurdu. Gazete kâğıdına
bile razı olunurdu tek havuza rastlamışken yüzdürecek bir kayık yapabilmek için.
Çocukluğumuzun
kayıklı, uçurtmalı, uçaklı, tuzluklu kâğıt oyuncaklarının yanına yetişkinlikte
başka bir şey daha eklendi. Hasır dokumalı kâğıt not kesecikleri.
Yapmak
için iki renk kâğıt lazım. Kesecik, her yerde, küpesinden kolyesine,
pastasından tabak üstü desenine en çok kullanılan şekilde. Malum, o şekil kalp.
Şeklin kalp olması, Anneler Günü’nden doğum gününe, yeni doğmuş kutlamasından
başka kutlamalara rahatlıkla kullanılacak bir şekil olduğundan değil sadece,
aynı zamanda hasır dokuma için uygunluğu. Yani iç içe onca yapraklı bir sardunya
öremezdiniz hasır örgüyle.
Sevgili
Annemiz’e, Sevgili Kız Kardeşimize, Sevgili Arkadaşımıza ya da bir yakınımıza hediye
verecek ya da yakınlarda da gerçekleşen özel günler gibi günlerde hatta geçmiş olsun mesajlarında kullanılabilecek
bu keseciği arkadaşım hasır halinde örerken ben de ellerini fotoğrafladım.
Fazla eğilmiş olmalıyım ki kimi resimde saçlarım da çıkmış.
Sanırım
keseciklerden örüp kullanacaklar
çıkacak. Kutlanılacak anlar, günler
bitmez çünkü. Yapımı eğlenceli.
(Her hakkı saklıdır)
Ayşei
Yasemin YÜKSEL (Acemi Demirci), 22.02.2017, 20:01
@AcemiDemirci
19 Şubat 2017 Pazar
Ayın Anları
Dün,
Ankara’dan göğe bakanlar ayı bu haliyle gördü.
Bahara
yakın bugünlerde kızıl şahinlere daha sık rastlar oldum. Tepelere sıkça
uğruyorlar. Geçtiğimiz hafta sabah hava bulanık, karanlıktan birkaç adım
önde. Ayaz, yelin önünde kovalanırken
yüzlere değişi gözleri bile üşütüyor. Günün günaydını böylesi soğuk şu sıralar.
Henüz
dışarı çıkmıştım ki ayazın günaydının soğukluğunu unutturmak isteyen başka bir
günaydın gülümsetti. Kızıl şahin, her zaman yaptığınca beni görünce konduğu
direkten kakıp uçtu çığlık çığlık. Hemen baktım.
Şahinler
hatırnazdır. Onlara dost olduğunuz bir
kez bellemesinler her gördüklerinde ille selam verirler.
Birkaç
gün önce de o bulanık sabahtan,
balkondaydım. Uzaklardan uçtu geldi, , göz hizamdan, on, on beş metre yankınımdan
uçtu. Geldiğini haber verir ille. Sessiz gelmez. O ezbere bildiğim ötüşüyle
haber verdi gelişini. Gelin de el sallamayın kanat sallayan o güzel canlıya J)
Kızıl
şahin resmini bugün çektim. Direkte huzursuz. Hava bulanık. Ayara filan
beklemeden havalanınca ve hayli uzakta oduğundan ancak bu kadar çıkabildi kare.
Ayın
anlarından birisi olan ilk kare de fotoğraf gruplarından sonra blogumda.
(Her
hakkı saklıdır)
Ayşei
Yasemin YÜKSEL (Acemi Demirci), 19.02.2017, 20:34
Acemi.demirci@yahoo.com.tr;
@AcemiDemirci